İstanbul Sözleşmesinin Yanındayız !
Psiko-sosyal alanda çalışan uzmanlar olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı hakkında endişeliyiz. İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı ve aile içi şiddeti sonlandırma ve önlemede herhangi bir ayrımcılık yapmadan gerekli müdahalelerin, önleme çalışmalarının ve kavuşturmanın yapılmasını önceleyen yegane uluslararası sözleşmedir.
20 Mart 2021 tarihindeki İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme girişimine ilişkin mesleki bilgi, deneyim ve tanıklığımıza dayanarak bazı noktaları yeniden vurgulamak istiyoruz:
• En temelde kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti sonlandırma amacında olan sözleşmenin şiddetin asıl sebebi olarak işaret ettiği ve tanımladığı “Kadına yönelik şiddetin, kadınlarla erkekler arasında tarihten gelen eşit olmayan güç ilişkilerinin bir tezahürü olduğunu ve bu eşit olmayan güç ilişkilerinin, erkeklerin kadınlara üstünlüğüne, kadınlara karşı ayrımcılık yapmalarına ve kadınların tam anlamıyla ilerlemelerinin engellenmesine dayandığını tekrar ediyoruz.
• İstanbul Sözleşmesinden çekilme girişiminin şiddeti daha da derinleştirdiğine tanıklık ediyoruz. “cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, yaş, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü ” fark etmeksizin tüm kişilere yönelik her tür şiddeti önlemek için devletlere yükümlülükler getiren bu sözleşmenin ortadan kalkması halinde bu boşluğun doldurulamayacağını yeniden hatırlatıyoruz.
• Biz şiddet karşısında önleyici, koruyucu ya da müdahaleye dönük çalışmalar yürüten uzmanlar olarak İstanbul Sözleşmesini en temel referans noktası olarak görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi ile önemi vurgulan ve bizlerin de sıklıkla hizmet verdiğimiz destek mekanizmalarının şiddetten hayatta kalanlar için yaşamsal önemini ve güçlendirici etkilerini biliyoruz.
• Şiddetinin kendisi kişilerde olumsuz sonuçlara neden olurken bir de İstanbul Sözleşmesinin yürürlükten kaldırılması, kişilerin güvenlik/güvende olma duygusunu zedeleyeceğini ön görüyoruz.
• Meslek etiğimizin bize verdiği sorumluluğun gereği olarak, toplum açısından risk olabilecek noktalara işaret etmekle ve kişilerin temel haklarını korumakla yükümlüyüz. İstanbul Sözleşmesinin varlığı ve içerdiği bilgilerin aktarılması hem bizleri hem de birlikte çalıştığımız özellikle kadın, lgbti+ ve çocukları güçlendiriyor; toplumsal eşitliğe ve barışa kapı açan bir ortamın gelişmesi mümkün oluyor. Bizler danışanlarımızla böyle güvenli ve özgür bir ortamda çalışmak istiyoruz!